Pırlantanın Oluşumu ve Tarihçesi | Makdis Pırlanta

Pırlantanın Oluşumu ve Tarihçesi | Makdis Pırlanta

Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi, birçok kırılma noktasından geçerek bugünkü konumunu elde etmiştir. Tarihin hemen her döneminde insanın en değer verdiği parçalardan biri olan elmas, bir dizi işlemden geçerek pırlanta haline dönüşür. Pırlanta yerkürenin en az 200 metre altında oluşan elmasların sıra dışı serüvenin son halkasıdır.

Elmas, nadiren bulunan değerli taşlardandır. Yerkürenin altında yüzlerce, binlerce ve hatta milyonlarca yıl boyunca süren bir yolculuk sonucunda meydana gelir. Elmasın bu uzun yolculuğu, ender olarak bulunuyor olması ve deformasyona karşı yüksek düzeyde direnç göstermesi onu tarihin en önemli taşlarından biri kılmıştır.

Ayrıca elmas, eşsiz bir parıltıya ve kusursuz bir güzelliğe sahiptir. Pırlanta da tıpkı kendi özünden geldiği elmas gibi ışıltı doludur. Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi her ne kadar günümüze yakın tarihlerde meydana gelse de elmas, insanlığın en kadim taşlarından biridir. Elmasın günümüzden 3000 yıl önceye kadar uzanan, kadim bir geçmişi olduğu düşünülür.  Bu düşünce, elmasın insanlık tarihindeki yerini açık biçimde gösterir.

Pırlantanın Ham Maddesi Nedir?

Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi, elmasın keşfine dayanır. Pırlantanın hammaddesi olan elmas, günümüzden yaklaşık 3000 yıl önce, M.Ö. 1000’li yıllarda keşfedilmiştir. İlk olarak Hindistan’da keşfedildiği düşünülen elmasın Avrupa ile teması ise büyük Makedonya Kralı Büyük İskender’in aracılığıyla gerçekleşir.

Büyük İskender, M. Ö. 320’li yıllarda Hindistan’a düzenlediği seferlerden elde ettiği ganimeti Avrupa’ya getirir. Bu, elmasın ve pırlantanın, oluşum süreci ve tarihi açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Daha önce kadim dünyada birçok kez farklı anlamlar yüklenen elmas, artık pırlantaya dönüşerek insan yaşamına anlam katmak için en uygun yerde, Avrupa’dadır.

Elmasın Avrupa’daki serüveni tıpkı kadim dünyada olduğu gibi ona yüklenen özel anlamlar üzerinden şekillenir. En nihayetinde elmas, insanın gördüğü en parlak ve eşsiz güzelliğe sahip doğal taşlardandır. Muhteşem parlaklığı, kusursuz yapısı, uzun süre dayanıklı olması onun bir takı ürünü olarak kullanılmasındaki en temel etkenlerdir. Elmas, Avrupalılar ve dünyanın geri kalanı için sadece bir takı malzemesi değildir. Elmas, aksesuar olmaktan çok daha fazlasını vadeder.

Pırlanta Nereden Çıkarılır?

Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi, elmasın çıkarıldığı ilk adrese kadar uzanır. İlk kez Hindistan’da elmasla karşı karşıya gelen insan, onu “Tanırının Gözyaşları” olarak tanımladı. Elması böylesine bir anlam yüklenmesinin en temel sebebi, kusursuz parıltısıydı. Böylesine eşsiz bir güzellik, ancak ve ancak tanrıdan bir parça olmalıydı. Elmasa insanın ulaşım süreci ise oldukça çetrefilli ve zorluklarla dolu başka bir yolculuğu ifade eder.

Pırlanta ham olarak çıkarılan bir maden ya da taş değildir. Elmasın yerkürenin altında geçirdiği milyonlarca yıllık serüveninin ardından pırlanta, el işçiliği ile üretilerek takı haline dönüştürülür. Günümüzde elmasın en yaygın olarak gözlemlendiği ve bulunduğu bölgeler ise daha çok volkanik hareketlerin meydana geldiği coğrafyalardır.

Özellikle okyanusun en dipleri, elmas için en ideal var oluş alanlarıdır. Bunun dışında volkanik hareketliliğinin yüksek olduğu Afrika coğrafyası, yüksek düzeyde elmas rezervlerine ev sahipliği yapar. Rusya, Avustralya, Kanada ve Hindistan’ın üzerinde kurulu olduğu coğrafya, elmas madenini yaygın olarak çıkarıldığı diğer bölgelerdir.

Pırlanta ve Elmasının Farklılıkları

Pırlanta ve elmasın farklılıkları, kesim tarzların üzerinden açıklanabilir. Pırlanta, elmasın özel bir yöntemle kesilerek çeşitli işlemlerden geçirilmiş halidir. Pırlanta ve elmas arasındaki en temel fark ise faset sayılarıdır. Faset, değerli taşların ışığı kırma özelliğini ifade eden ve yüzeyindeki alanı tanımlamak amacıyla kullanılan bir kavramdır.

Elmasta 12 ile 37 aralığında bulunan faset sayısı, pırlantada 57’ye kadar çıkar. Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi bakımından bu faset sayısının önemi oldukça kritiktir. Başlangıçta çok daha düşük faset sayıları ile üretilen pırlanta, önemli bir dönüşüme uğrayarak 1683 yılında çok daha efektif bir görünüm elde etti. Pırlantanın bu dönüşüm noktasında rol oynayan isimse Venedikli pırlanta işlemecisi olan Peruzzi idi.

Bugün bir çeşit pırlanta kesimi olarak anılan Peruzzi, pırlantanın faset sayısını 1681 yılında yaptığı çalışmalarla 17’den 33’e çıkarttı. Bugün Peruzzi Kesimi olarak anılan pırlantaların kökleri bu tarihe kadar uzanır. Pırlantadaki bu yenilik, onun çok daha efektif, canlı, parlak ve ışıltılı bir görünüm elde etmesini sağladı. 

Pırlanta da F mi G mi?

Pırlanta, kendinize özgü bir renk skalasına sahiptir. Böylesine değerli bir taşın, her şart altında aynılık göstermesi elbette beklenen bir durum değildir. Dolayısıyla pırlantayı sınıflandırmak ve onun özeliklerini daha iyi ayırt etmek için pırlanta renk skalası geliştirilmiştir. Pırlanta renk skalasında derecelendirme yapmak adına en yaygın olarak kullanılan harfler ise: “F”, “M” “G” ve “H” harfleridir.

G pırlanta, F’ye göre biraz daha renklidir. Bununla birlikte F ve G sınıflandırmasında gözle görünür bir renk farkı olduğunu söylemek mümkün değildir. Pırlanta da F mi G mi tercih edilmeli sorusun cevabı ise bu doğrultuda tamamen bütçeyle ilgilidir. F renk tonuna sahip olan pırlantalar görece G pırlantalara göre daha az maliyetlidir ve aralarında çok ciddi farklar bulunmaz.

Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi içerisinde sahip olduğu renk çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Pırlantayı bu denli değerli kılan şey, elmasın göz alıcı canlılığıdır. Simgelediği anlam, yaşı, tarihi ve varoluş serüveni ile elmas, değerli taşların en değerlisi olmayı başarmıştır.

Pırlanta yüzük gibi birçok farklı modelde pırlanta ürünlere Makdis Pırlanta ayrıcalığı ile ulaşabilirsiniz.

Pırlantanın Anlamı

Pırlantanın anlamı, onun tarih boyunca geçirdiği serüvenden bağımsız olarak düşünülemez. Elbette bu serüvenin bir bölümü elmasın tarihine aittir. Pırlanta ya da elmas, tarihin birçok farklı döneminde farklı anlamlar içermiştir. “Tanırının Gözyaşları” olarak anılan elmasın anlamı; bereket, bolluk, gösteriş, lüks, zarafet, kusursuzluk ve ihtişamdır.

Pırlantanın anlamı ise çok daha özel olarak ifade edilebilir ve elmasın anlamından izler taşır. Pırlanta, sonsuzluğun en mükemmel hali olarak anılır. Elmastan aldığı özellikle pırlanta, yok edilemez bir mücevherdir. Pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi bakımından elmasın kusursuz nitelikte yol edilemez olması hayli önemli bir yer tutar.

Elmasın tüm özellikleri arasında en önemlisi çok zor şartlar altında bile dayanıklı bir yapıya sahip olmasıdır. Tam olarak bu sebepten pırlantanın oluşum süreci ve tarihçesi de düşünüldüğünde pırlanta, sonsuzluğu simgeler. Aynı zamanda bağlılığın ve sadakatin en estetik göstergesi olan pırlanta, günümüzde mutluluğa atılan ilk adımlarda işte bu yüzden aktif olarak yer alır.

Pırlanta Nasıl Anlaşılır?

Pırlantanın oluşum süreci ve tarihi köklü bir geçmişe uzanıyor olsa da günümüzde pırlantayla ilgili en çok merak edilen konu, gerçek pırlantanın nasıl anlaşılacağıdır. Pırlantanın tespit edilebilmesi için birden fazla yöntem vardır. Bunlar arasında en etkilisi ve kolayı su testidir. Su testi basit birkaç adımdan oluşur ve pırlantanın yoğunluğu kullanılarak uygulanır.

Pırlantanın oluşum süreci ve tarihi, onun yoğun bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır. Yüksek yoğunluktaki pırlanta, su yüzeyinde yer edinemez. Pırlantanın gerçek olup olmadığını anlamak için bir bardağa su doldurularak pırlanta suyun içerisine bırakılabilir. Suyun içerisine bırakılan pırlanta dibe çökerse gerçektir. Ortada da yüzeyde kalırsa gerçekliğinden şüphe edilebilir.

Pırlantanın gerçekliğini sorgulamada kullanılabilecek en etkili yöntem ise pırlanta satın alırken doğru adreslerin tercih edilmesidir. Makdis Pırlanta; özel tasarım, sertifikalı ve eşsiz pırlantalarıyla güvenebileceğiniz bir adrestir. En iyi fiyat garantisiyle pırlantanın gerçekliğinden şüphe duymadan Makdis Pırlanta ayrıcalıklarından faydalanabilirsiniz.

Makdis Pırlanta